İçeriğe atla
Yeşim ÖzsoyYeşim Özsoy
  • Ana Sayfa
  • Biyografi
  • Yazı
    • Yayınlar
    • Oyunlar
  • Yönetmenlik
  • Oyunculuk
  • Blog
  • İletişim
  • Türkçe
  • English

Blog

  • Yeşim Özsoy
  • Blog

Genel

BÜYÜK HARF – şiir

Eylül 26, 2025

bilmiyorum kaç kere doğmuştu güneş yıldızları tekrar yerleştirdiğimizde yerine süreyya’nın en soluk yıldızı olmuştum sanki bir karga ile muhabbetimiz olmuştu olağanüstü güzellikte bir aslan karşıma çıkıp avlanmıştı çünkü doğası buydu oysa bilmiyordu, tüm orman kovalamıştı beni akrepler, oğlaklar, boğalar ve karıncalar kimseye av olmamıştım pençesiyle elimi tutup ensemden kavrayıp havalara kaldırdı gözlerimin içine baktı da sonra bir anda bıraktı düşmüşüm yükseklerden neyse ki ölmedim o yükseklikte kalıp ölmek isterdim halbuki onun bende kalan güzelliğiyle birlikte sessizce ormanın içine süzülüşünü seyrettik ve düşmenin hediyesini cebime koydum ben, kalbimde bir işaret bıraktı aslan, sanki onca vahşiliğine rağmen sırtımdan ittirdi bir babanın çocuğunu......

Genel

Karagözler Çoğalınca Oyun Bozulur mu?

Nisan 3, 2025

“Yıktın perdeyi eyledin viran / Varayım sahibine haber vereyim heman.” Bir Karagöz Hacivat oyununun içinde hapsolduk kaldık. Bir süredir toplumumuzun politik varoluşunu ve aynı zamanda da toplumun içindeki ayrımların, kutuplaşmanın Osmanlı’dan belki çok daha eski zamanlara kadar uzanan tarihçesiyle var olan Karagöz Hacivat oyununa benzetmekten kendimi alamıyorum. Yüzyıllar önce çeşitli rivayet ve orijinlere dayandırılarak başlayan ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde etkin olan Karagöz Hacivat kukla oyunundan hepimizin hatırladığı, genel olarak toplumun algısında yer eden temel şeyler vardır. Birincisi oyunu hep Karagöz oyunu diye biliriz; genelde Hacivat’ın ismi geri plana atılmıştır. Hatta Yunanistan’a gidersiniz onlar da oyunu kendi gelenekleri olarak sahiplenirler......

Genel

Kavuk, Gelenek, Kadınlar, Tiyatro ve Diğer Şeyler Üzerine

Ağustos 31, 2020

Tarih böyledir. Sakin bir hikaye anlatımında orijinin canlanması ve red edilmesi, ölmüş bir geçmişin ortaya dökülüşü ve şimdiki zamandaki bir pratiğin sonucu, yaşamla ölüm arasında bir oyun. (Michel de Certeau, Gündelik Hayatın Keşfi) Şu sıralar alevlenen “Kavuk kime gitmelidir?” “Kavuklu kimdir?” “Kavuk hangi kadın oyuncuya yakışır?” “Neden bir kadına verilmesin?” gibi gündeme düşen sorular ve kimi zaman bu sorulara istinaden verilen büyük harfli “gelenek” ile ilgili var sayım ve şartlar beni bu yazıyı yazmaya itti. Kendimi bir anda, Amerika’da Beckett’in oyunlarındaki ses ve müzikalite üzerine çalışmak isterken Türkiye ile ilgili hiç bir şey bilmiyoruz neden bu konuda bir şey yapmıyorsun......

Genel

YMYT Festivali 6 – Günlükler

Ekim 5, 2017

Yeni Metin Yeni Tiyatro Festivali 6, dün yani 4 Ekim Çarşamba günü başladı. Festival, İsveçli oyun yazarı, oyuncu ve yönetmen Asa Lindholm’ün “kızlaröldürebilseydi” oyununun okumasıyla Kadir Has Üniversitesi Sahne KHAS’ta açılışını yaptı. Her zamanki gibi sahnemiz de salon da tıklım tıklımdı. Asa çok yönlü bir yazar ve eğitmen aynı zamanda. Stokholm Şehir Tiyatrolarında yer alan beş dramaturgdan biri olmanın yanı sıra orada kurum içinde bizim senelerdir atölye katılımcılarımızla yaptığımız işi yapıyor yani yeni ve genç oyun yazarlarına koçluk yapıyor. Oyunlar yazılırken yönetmenlerle beraber de çalışıyor. Ayrıca kendine ait alanında oyun yazarlığıyla uğraşıyor. İsveç’de bağımsız tiyatrolarda da çalışıyor. Unga Klara gibi......

Genel

Gitmek, Aşk, Ölüm ve Başka Şeyler

Eylül 4, 2017

Nedir bu kovmaya çalıştığınız tüm kıvrımları arasından / beynin densiz aralarla saatten çıkan bir kuş deşen kuytuları / diken gözlerini bilince anın ana düşmanlığı o ağulu gerçek -ÖLÜM/SEVİ- (Nilgün Marmara) İşte o zamanlar hep gelir. Yakınlarımızın bizi terk ettiği zamanlar. Ölüm ya da ayrılık yoluyla. Başkalarına nasihatler vermek kolaydır. Babası vefat eden bir yakınınıza o gitmedi aslında ruhu başka bir yerde muhakkak karşılaşacaksın demek. Ya da sevgilisinden yeni ayrılmış ve bir türlü unutamayan birine onu seviyorsan serbest bırak demek o sana ait değilmiş, sevgi onun varlığından da mutlu olmak demektir demek… Hayatının tek aşkının, bu dünyayı terk ettiğini öğrendiği zaman......

Genel

Bugün Ben Antigone’yim… / Today I am Antigone…

Temmuz 22, 2016

Bugün Ben Antigone’yim Mezarları bekliyorum. Kardeşim İsmene’ye kızdım bu sabah Yüzü babamın yüzüydü Elleri kıllıydı Uysal bir kedi gibi kıvrılmıştı bedeni, sakin. Ölüler çıplaktır diye haykırırken buldum dilimi, Yuttum, tükürdüm kanları Sabaha karşı saat 4tü. Uyku tutmuyor, göz kapaklarımı kaldıran erinyeler var geceleri Sokaklar uyumuyor benimle Sanki ayrı dünyaların insanlarıyız yan yana yürürken Mezarlara tüküren Bir gecede hain ilan edilen Bir gecede ülkeleri gasp eden kalabalıklar giriyor rüyalarıma. Bugün ben Antigone’yim Tüm savaşların üstündeyim. Tüm hainlik hikayelerinde bir terazi tutarım elimde Kör kuvvet saldıranlarla Kör kuvvet idam eden beyinlerin ortasındayım Ellerim kansız Ellerim mezarların başında Vurun belime bir zincir Çekin......

Genel

Cumhuriyet’in Yarattığı İki Büyük Cahil Canavar

Eylül 22, 2015

Bir süredir kafamda tilkiler savaşıyor. Politik bir yazı yazmamak için kendimi zor tutuyorum. Savaşan tilkiler bana yazdıracakları yazıyla herkesi kızdıracaklar biliyorum. Hayatım genelde bu şekilde geçti zaten. Kimselere yaranamadım… Çırağan Sarayı’nı bilirsiniz muhtemelen şimdi otel oldu. Restorasyon geçirdi. Sarayın mimarları ünlü Ermeni mimar Sarkis Balyan ve ortağı Kirkor Narsisyan’dı. Restorasyonunu ise Yüksel inşaat ve Japon mimar Kumagai Gumi üstlendi. Sonrasında kempski oldu, otel oldu. Çırağan Sarayı 1910’da yanmıştı. Yanık Saraylar listesine eklenen bir saray oldu. Sevim Burak eminim onu da anmıştır “Yanık Saraylar” adlı kitabında… Geçmiş ve yerine gelen yapı günümüzün hikayesidir bence. Kim bilir belki araştırılsa sarayın temellerinin olmadığı......

Genel

İtiraf

Ekim 15, 2014

Bu yazı benim belleğimde bir gezinti. Şu son 10-15 senede yaptığım bir yolculuk. Geçmiş… Çok uzun yıllar Boğaziçi Sosyoloji’de değerli hocalarımızla çalıştığımız meseleler yeniden içimde yankılanıyor bu sıralar çokça. Kemalist ideolojinin baskınlığı, doğu/batı ayrımı/ayrımsızlığı, cumhuriyet milliyetçiliği, oryantalizm ve yine milliyetçiliğin eleştirisi, gelenek/modernite ilişkisi… O zamanlar kendimizi pek bir özel hissederdik. Edward Said’i keşfettiğimizde batının doğuyu nasıl oryantalize ettiğinden yol alıp kendi kendimize de bunu yaptığımıza kadar giderdi tartışmalar… Sonra tabii Nilüfer Göle hocamızın “Modern Mahrem”i geldi. Tesettüre, dine bakışımızı tamamen devşirdi. Kemalist ideolojinin mekanizmalarını eleştirirdik. Cumhuriyetin getirdiği koyu milliyetçiliğe alabildiğine veriştirirdik. Yok bu böyle olmazdı. Eninde sonunda Osmanlı’nın mirası ve......

Genel

İkinci İstanbul

Haziran 1, 2014

Mithat Cemal Kuntay’ın ‘Üç İstanbul’ romanına göz gezdirirken aklıma takıldı kaldı Adnan; “Dinsizdi; fakat bu camilerle konuşur, bu mermerlerde sayfa çevirirdi.” “Onun gözünde iki İstanbul vardı.” İlki malumunuz. “Bir de ikinci İstanbul.” “Beyoğlu! Damarsız, kansız bir toprağın ayağa kalkmasını anımsatan beyaz binalar! Çamurun bayramlık elbisesini giydiği, taşın sonradan görme olduğu bu caddeler! Panayır tiyatrolarına benzeyen bu evler! İçinde Konyalı Rum’un, Antepli Ermeni’nin komita oynadığı odalar! Bu yerde en korkak gözler, bir şapkanın gölgesinde, korkunç olur ve bir şapkanın altında bu sokaklarda Samatyalı Şarlman’lar, Tatavlı Venedik Dojları dolaşır. … Beyoğlu, fethedilmeyen İstanbul’dur!” Son cümlesi ne çok etkiledi beni anlatamam. Ben de......

Genel

Hani

Eylül 23, 2013

Sene 2001. Sabah. Parkta yürüyüşe çıkmışım. Bir adam yaklaşıyor yanıma; “İndirdiler, ikisini de… Yoklar artık! Savaş çıktı!” diyor. Sabahın köründe delinin tekine çattık diyorum ve hızla eve gidiyorum. New York’tayım. Sonra telefon çalıyor. Bir süredir bize ulaşamadığını söyleyen annemin endişeli sesi. “İyi misiniz?” “Ne oldu ki?” “Haberin yok mu? Sabahtan beri sizi seyrediyoruz.” Sonrası panik. “Kaçıncı dünya savaşı olacak bu?” düşüncesinin derin endişesi ve ben bu savaş çıkarsa yanlış taraftayım hissiyatı. Eşim ve ben New York’tayız ama o zamanlar 1 yaşında olan oğlum Türkiye’de, uzakta ve tehdit altındaki bir coğrafyada, insanların bir süre sonra “let’s nuke the middle east” (ortadoğuyu......

Genel

Zamanın Şiiri

Temmuz 18, 2013

Zamanın bir şiiri olmalı. Güne atılmış küçük bir çentik gibi Keskin, derin, yaralı ve acısız ama sert bir resim. Bu zamanın, İçimize işleyen Karnımızın dibine oturan Yumruk yumruk olup bağıran, Hiç çıkmayan Hep bir yumru olup Boğazımızda takılan Tiz bir seste kendini bulan Kendini bilen Bir sözü olmalı. Bu zamanların bir kokusu olmalı. Ağaç gibi. Yosun gibi. İnsan gibi. Bizi hiç aldatmayan Güven veren Vaat etmeyen ama Seven. Bir kırmızı elbise, iki sokak arasında on beş yumruk, tanklar dolusu insanın içini yakan su, yürekleri ezen beyaz bembeyaz duman, dans eden maskeli insanlar, ertesi günü bilmeden sarılan, öpüşen dostlar, herşeye rağmen......

Genel

Madalyonun İki Yüzü

Temmuz 15, 2013

1. Bir süredir bu yazıyı yazmak istiyordum. Gezi’den başka birşey düşünemediğimiz zamanlar bunlar… Yapmakla yazmak arasında kilometrelerce yol var sanki. Ama sonunda okuduğum başka bir yazı bıçağın kemiğime dayanmasına sebep oldu. Yazdım çünkü bugün bir yazı okudum. IMF borçlarından tutun ekonomideki genel yükselmeden bahseden ve gezi ayaklanmalarının rahat batmasından kaynaklandığına dem vuran, 10 yılın başarılarının fazla gelmesinden bahseden… Yazıyı okurken (hayır nerede ve ne şartlar altında okuduğumdan bahsetmeyeceğim) önce hak verdim sonra sinir bastı ve ardından kendimce ben 10 senede neler yaşadım diye bir an düşündüm. Tarafımı alıp kılıcımı çıkardım yani… Düşüncelerim şöyle ilerledi ki bir bölümüne sansür uyguladığımı itiraf......

Genel

Kediler, Dorothy Parker ve Kekeme Kadın Sesleri…

Mayıs 6, 2013

Çok severim kedileri. Uzaktan. Nedense sürekli kedi fotoğrafı çekip yayınlayan ya da kucağından indirmeyen bir insan olamadım bir türlü. Kedinin de sevdi mi gelenini, sevmedi mi uzaktan bakanını severim. Laubalikten hoşlanmam. Sırf bu sebeple herkese dili dışarıda sevgi gösterilerinde bulunan köpeklerden de haz etmem. Ne o öyle? İnsanın da, hayvanın da bir haysiyeti olmalı derim kendi kendime. Herkesle iyi olan, iyi olmaya çalışan insanlardan da aynı bu sebepten dolayı haz etmem. Bir araz, bir maraz ararım bu durumun arkasında. Gel gör ki böyle insanlar vardır. Herkesin en caaaanı, cananı, ne dese işte öyle içinin içini hisseden, seven, hep seven, kimseyi......

Genel

Tiyatromuzun Deli Kaktüsleri

Nisan 22, 2013

Biz sadece buralarda yaşadığımız için buraları biliriz. Kısıtlı da olsa bir yurt dışı deneyimimiz vardır tabii ama yine de bu toprakların içini dışını, kurdunu, kurtçuğunu, kökünü, köksüzünü, kokusunu ve ekilen, biçilen ama yeşeren ya da yeşermeyenini biliriz. Bazı çiçekler vardır. Hiç bakmazsınız onlara, toprağa öylece koyarsınız ve biterler, neredeyse kendinden bir itkiyle hayatlarını sessiz sedasız devam ettirirler. Bunlara kaktüs denir. Kimileri çok sever kaktüsleri. ben de severim az çok. En azından saygı duyarım varlıklarına. Ufak ufak çiçek gibi birşeyler de verirler ki muhtemelen benim bu ifademden aslında çok da bayılmadığımı anlamışsınızdır kaktüslere ama kimileri gerçekten güzel bulur; koleksiyonunu yapar falan.......

Genel

Bu dünya batmadan

Nisan 15, 2013

Bir arkadaşım var. Yağmur suyunun asitli ve zararlı olduğuna inanıyor ve her yağmur yağdığında oğlu okuldan geldiğinde servise kadar iki şemsiyeyle yürüyor ve sonra oğlunu yağmurdan korumak için ikinci şemsiyeyle onunla beraber geri yürüyor. Yağmur kadar güzelim bir şey onun için tam bir kabus artık. Bir sebebi var tabii. Durup dururken olmuyor insan böyle. Geçenlerde markette alış veriş yapıyorum. Eve sucuk alayım dedim. Sırayla tüm ürünlere bakarken bir marka gördüm; paketinin üzerinde şöyle diyordu “GDOsuz, doğal sucuk”. Bir an düşündüm. Bu öyleyse tüm diğerleri de GDOlu mu yani o zaman? Yani seçimimiz GDOlu ya da GDOsuz bir yaşam arasında mı......

Genel

Karışık

Nisan 9, 2013

Kimi zaman bayıldığımız şeyler alerji yapabilir bünyemize. Mesela ben şarabı çok severim ama sanırım ne zaman şarap içsem kaşıntı oluyorum. Tiyatroyu çok seviyorum ama çok uzun süre sigara içmesem de tiyatro sezonu başladığı anda ya da birkaç ay sonra başlıyorum oradan buradan sigara yakmaya. Kimi zaman insanlar da böyledir. Bazı insanları çok seversiniz ama onlar size iyi gelmez. Sembiyotik, garip bir ilişki kurarsınız bu insanlarla. Siz depresifken sizi daha da aşağı çekebilirler ya da siz vermeye alışıksanız onlar da almaya alışıktır ya da tam tersi. Bu sizi mutsuz etse de çekirdek çenter gibi çekilirsiniz bu insanlara. Neyin iyi, neyin kötü......

  • 1
  • 2
  • 3
Galataperform - Yeşim Özsoy
Web - Yeşim Özsoy
Instagram - Yeşim Özsoy
Facebook - Yeşim Özsoy
YeniPerform - Yeşim Özsoy
Web - Yeşim Özsoy
Instagram - Yeşim Özsoy
Facebook - Yeşim Özsoy

Copyright 2023 © Yeşim Özsoy

  • Ana Sayfa
  • Biyografi
  • Yazı
    • Yayınlar
    • Oyunlar
  • Yönetmenlik
  • Oyunculuk
  • Blog
  • İletişim
  • Türkçe
  • English